RESİMLİ HİKAYELER, ŞİİRLER, TEKERLEMELER, BİLMECELER, ŞARKILAR, MÜZİKLER: KÜÇÜKLER İÇİN EN GÜZEL ŞEYLER; BUNLARDAN BÜYÜKLER DE VAZGEÇEMEZLER!!! HANGİSİNİ İKRAM EDEBİLİRİZ?
Çilli'nin Kırılan Beş Yumurtası

 

 

ÇİLLİ'NİN KIRILAN BEŞ YUMURTASI

             

 

Çilli, şu resimde gördüğünüz siyah tüylerinin üzerinde beyaz benekleri olan tavuk, baharın kokusunu alır almaz on yumurtasıyla kuluçkaya yatmış. Malum, acıkıp susayınca yumurtalarından kısa bir süre için  ayrılmak zorunda kalırmış. Yemlenir, suyunu içer, biraz da taze otların arasında eşelenip didindikten sonra yumurtaları soğumadan geri dönermiş.

Bu kümeste sakarlığıyla ünlü ve bu yüzden de lakabı "Sakarcık" olan bir tavuk yaşarmış. Resimde merdivenin başında duran Sakarcık kuluçkaya yatan tavukların korkulu rüyasıymış. Çünkü o kadar sakarmış ki tünediği yerden inerken, tünemeye çıkarken ya folluklara çarpar, ya yumurtaların üzerine devrilirmiş. Yumurtalar ezilir, sarsıntıyla birbirine çarparak çatlar veya yere düşüp kırılırmış. Sakarcık ziyan olan her yumurta için çok üzülür, sakarlığına isyan edermiş. O sakarlığına isyan ederken kuluçka tavuklar da ona isyan ederlermiş. Sakarcık verdiği zarar karşısında mahcup duruma düşer, daha dikkatli olacağına dair vaadlerde bulunurmuş, ama nafile! Daha dikkatli olmaya çalışayım derken hepten sakar olur çıkarmış.  

 

                                                   

 

Sonunda diğer kuluçka tavukların başına gelen Çilli’nin de başına gelmiş. Hatta Çilli’nin folluğu merdivene yakın olduğundan uğradığı zarar herkesinkinden daha da büyükmüş. Günlerdir tüylerini iyice kabartarak, kanatlarını olabildiğince açarak ısıttığı o güzelim yumurtalarının yarısı Sakarcığın sakarlığına kurban gitmiş. Çilli üzüntüsünden kahrolmuş. Yumurtalarını kısa bir süre de olsa yalnız bıraktığı için kendini ihmallikle suçluyormuş. Sakarcık ise yemeden içmeden kesilmiş, Çilli’ye verdiği büyük zararı nasıl telafi edeceğini kara kara düşünür, kederli kederli dolaşır olmuş.

      Sakarcık yine birgün çalılıkların arasında kederli bir halde tek başına dolaşıyormuş. Bu gün de sakarğı tutmuş ve bir dala takılarak düşş. Kalkmaya çalışırken parmaklarının arasındaki yumurtaları fark etmiş. Eyvah burada da birilerine zarar verdim diye düşünerek çabucak oradan uzaklaşmak istemiş, ama o anda aklına müthiş bir fikir gelmiş. Bu yumurtalardan beş tanesini alıp Çilli'ye götürecekmiş. Gayet iri olan bu yumurtaların kabukları parlak ve pürüzsüzmüş. Üstelik öyle üzerlerine düşmeyle falan hemen kırılıp çatlamıyorlarmış. Çilli gagasının yardımıyla yumurtaları kanatlarının arasına sıkıştırarak yola koyulmuş. Bir de türkü tutturmuş ki ne türkü, dillere şenlik!

                                                               Sakarım ben, sakarım

                                                               Kırkı aştı zararım

                                                               Kırdı kaçtı deme Çilli

                                                               Çaresine bakarım

                                                               Of of, aman aman 

                                                               Sakar da olsam

                                                               Vardır elbet yararım

 

Aradan günler geçmiş. Çilli’nin heyecanı doruklardaymış. Bir an önce yavrularını peşine takıp toprağı kaplayan taze otların üzerinde eşelenip didinmek istiyormuş. Ve nihayet üç haftalık süre dolmuş. Yumurtalar birer birer çatlamış. Oluşan deliklerden küçücük sivri gagalar görünmüş. Çok geçmeden Çilli’nin de yardımıyla civcivler yumurtalarını tamamen kırıp ortaya çıkmışlar. Çilli kanatlarının arasına sokulan yavrularıyla hayatının en mutlu anlarını yaşamaya başlayacakmış ama ortada bu mutluluğa gölge düşüren bir sorun varmış. Sakarcığın çalılıkların arasında bulduğu yumurtalardan ses seda çıkmıyormuş. Çilli bu yumurtalar yüzünden kuluçkalığına bir türlü son veremiyormuş. Giderek kilo kaybetmiş, halsiz ve bitkin düşş. Bu arada civcivlerle de Sakarcık ilgilenmiş.

           

 

Günler günleri kovalamış. Çilli’nin sabrı tükenme noktasına gelmiş. Bu beş esrarengiz yumurtayı boşuna ısıttığı hissine kapılmış. Zaten onları kabul etmekle büyük bir hata yaptığını düşünüyor, pişmanlık duyuyormuş. Kuluçkalıktan vazgeçip yavrularının yanına gidecekmiş ki birden tüylerinin arasında bir kıpırtı hissetmiş. Heyecanla ve büyük bir merakla eğilip baktığında bir de ne görsün, şirin mi şirin bir ördek yavrusu Çilli’nin kanatlarının altına sokulmaya çalışmaz mı! Tüyleri de tıpkı Çilli’ninki gibi kapkaraymış. Çilli şaşkına dönmüş. Diğer dört minik ördek de Çilli’nin şaşkın bakışları altında yumurtalarını kırıp dışarıya fırlamışlar. Çilli onları hemen tüylerinin arasına alarak kurutmuş.

Beş ördek yavrusu, beş de sarı civciviyle kendini dünyanın en mutlu ve en şanslı tavuğhisseden Çilli gününü gün etmeye başlamış. Yavrularını en iyi şekilde besliyor ve eğitiyormuş. Civcivler Çilli’den hiç ayrılmazken ördek yavruları zamanın çoğunu suda geçiriyormuş.

                       

 

                 

Derken birgün kümese öfkeli bir ördek uğramış. Kulakları tırmalayan sesiyle vaklayıp duruyormuş:

    - Vaaak vaaak! Yumurtalarımı çalan Sakarcık, ortaya çık! Çık da alayım boyunun ölçüsünü! Bir ördeğin yumurtalarını alıp götürmek ne demekmiş göstereyim sana!

Korkudan kalbi küt küt atan Sakarcık hemen çitin arkasına geçerek gizlenmiş. Keşke kaçırdığı yumurtaları geri verebilseymiş! Ama yumurtalar yumurta olarak kalmamış ki ne bulup da versin! Öfkeli ördek aralıksız vaklıyormuş:

- Vaaak vaaak, şu düşğüm duruma bak! Herkes yavrularını besleyip büyütsün, ben daha kuluçkaya bile yatamamış olayım! Sakarcık, çabuk ortaya çık! Yumurtalarımı geri almadan seni asla rahat bırakmam!

Sakarcık ne yapacağını bilemiyormuş. Korkudan titriyor, nefesi tükenecek gibi oluyormuşÖfkeli ördek çite doğru ilerlerken Çilli önüne geçmiş: "Ördek Hanım, lütfen sakin olunuz! Yumurtalarınız kaybolmadı, bilakis daha da fazla değer kazandılar" demiş Sakarcığın çaresizlikten böyle bir yola başvurduğunu, yaptığı hatanın bilincinde olduğunu belirtmiş. Sonra da ördekçikleri göstererek "İşte yumurtalarınız, alın götürün!" deyince öfkeli ördeğin gagası açık kalmış. Şaşkınlıktan neredeyse vaklamayı unutmuş. Çilli  "Ördek Hanım, ne duruyorsunuz, çağırsanıza yavrularınızı yanınıza!" diye üstelemiş. Öfkeli ördek gözlerine inanamıyormuş. Karşısında beş tane birbirinden sevimli yavru duruyormuş. Sevgi ve şefkat dolu bir "vak" sesiyle onları yanına çağırmış. Çilli’ye "Çilli Hanım, Size ne kadar teşekkür etsem azdır. İnanın şu anda dünyanın en bahtiyar ördeği benimdir. Sağ olun, var olun, kanatlarınız dert görmesin!" diyerek minnettarlığını belirtmiş. Sakarcık için de "Lütfen Sakarcığa iletin, artık ona kızgın değilim, benden korkup gizlenmesine gerek yok" demiş. Böylece öfkeli bir şekilde geldiği yerden yavruları arkasında mutlu bir ördek olarak ayrılmış. Sakarcık da şöyle derin bir nefes alarak yüreğini ferahlatıp huzura kavuşmuş.

 

***

                                                             

                                                           Resimler: Aysel Molu                Hikaye: Aynur Keskin