ÖFKELİ PİLAV
"Daha ne kadar bekleyeceğim pilavın pişmesini? Acıktım, acıktım, acıktı.....m!" diye avaz avaz bağırıyormuş Sabırsız Sabri. Elindeki kaşığı masanın üzerine vuruyor, ayaklarını oynatıp masayı titretiyor, "Pilav, pilav, pilav, ben pilavımı isterim!" cümlesini tekrarlayıp duruyormuş. Önündeki boş tabağı fırıldak gibi döndürüyor, ters çeviriyor, neredeyse yere düşürüp kıracak gibi oluyormuş. Aslında Sabırsız Sabri'nin o anda olması gereken yer yemek masası değil, lavaboymuş. Ellerini yıkamadan oturmuş, yemek bekliyormuş. Olacak iş değilmiş bu!
- Pilav, pilav, pila.....v!
Kapaklı tencerede çekmesi için dinlenmeye bırakılan Pilav'ın sabrı giderek taşıyormuş. Sabırsız Sabri'nin bağırıp çağırmalarından iyice öfkelenen Pilav "Demek sen bana piştikten sonra biraz dinlenme fırsatı vermiyorsun ha! Sen görürsün Sabırsız Sabri!" diye söylenmiş. "Ben sana bir tuzak kurayım da bakalım benimle karnını doyurabilecek misin?"
Pilav pişerken, aynı çekmecede yan yana duran Pirinç ile Tuz'un ister istemez sohbetine kulak vermiş. Sohbetin koyuluğundan bu ikisinin dostluğunun çok eskilere dayandığını farketmiş. "Pirince Sabırsız Sabri'nin küçük bir cezayı hak ettiğini anlatırsam, Tuz'u tuzağıma ortak olması için ikna edebilir. Ne de olsa Pirinç benim ham maddem" diye düşünmüş.
Pilav düşüncesinde yanılmamış. Sabırsız Sabri'nin Pilav'a kıvamını alabilmesi için fırsat vermek istememesine Pirinç de sinirlenmiş. "Haklısın Pilav, Sabırsız Sabri'ye öyle bir ders verelim ki bir iki dakikacık bekleyememek neymiş görsün!" demiş.
Pirinç hiç vakit kaybetmeden olayı Tuz'a anlatmış. Tuz "Hiç kimseye tuzak kurmak istemem ama, sana güvenim sonsuz. Madem Sabırsız Sabri'nin bir cezayı hak ettiğine inanıyorsun, öyleyse bu işte ben de varım" cevabını vermiş.
- Karnım zil çalıyor, nerede kaldı bu pilav? Ben pilavımı isteri.....m!!!
Ardı arkası kesilmeyen bağırışlar devam ede dursun, bu arada tuz paketi tamamen açılmış. Pilav tenceresinin kapağı kalkar kalkmaz paketin içerisindeki tuzun yarısı pilava dökülmüş. Pilav, pilav olalı böyle tuzlu olmamış.
Sabırsız Sabri'nin tabağına doruklu bir pilav koyulmuş. Sabırsız Sabri kaşığını pilava çalmış, kaşığı ağzına götürmesiyle bağırması da bir olmuş:
- Aaaaa.....!!! Su! Su! Su! Bu pilav değil, tuz çoru!
Sabırsız Sabri soluğu lavaboda almış. Hem böylece ağzındaki tuzu gidermeye çalışırken ellerini de yıkamış olmuş. Tuz'la Pirinç çekmecelerinde Sabırsız Sabri'nin haline kıs kıs gülmüşler. Pilav da içinden "Oh olsun sana sabırsız çocuk!" demiş.
Sabırsız Sabri sabırsızlığı yüzünden o öğün karnını doyuramamış. Bu da ona iyi bir ders olmuş. Sadece ona mı? Sabırsız Sabri'yle birlikte aralarında Sabriyeler de bulunan diğer sabırsız çocuklar da sabretmeyi öğrenmişler. E madem Sabırsız Sabri sabırla beklemeyi öğrenmiş, bu hikaye de bir şiirle sona ermiş:
Tuz ve Pirinç sevinçli
Sabretmeyi öğrenmiş Sabırsız Sabri
Pilav’ın aldığı kararla
Olmuş adı Sabırlı Sabri
Hikayeyi dinleyen sabırsız çocuklar
Sabretmeyi öğrenmişler
Pilavın çekmesi şurada kalsın
Ekmeğin pişmesini beklemişler
Pilavın ziyan olduğunu düşünenler
Boş yere üzülmesinler
Pilavı tuzlu olanlar
Pirinç çorbasına çevirsinler
***
Resimler: Aysel Molu Hikaye: Aynur Keskin